İKÇÜ’de 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü ve Global Siyaset Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), “15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü” aktiflikleri kapsamında “15 Temmuz Darbe Teşebbüsü ve Global Siyaset” başlıklı panele konut sahipliği yaptı.
İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde, yapılan panelde, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Mustafa Akış, Hukuk ve Değişim Derneği Kurucu Lideri Av. Samir Altunkaynak, Hacettepe Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan konuşmacı olarak yer aldı.
15 Temmuz Son Kurtuluş Operasyonlarıydı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, batılıların hudutları değiştirmeden ülkeleri bölme üzere modül parça bir yapı oluşturma uğraşına işaret ettiği konuşmasında, “Bunu Irak’ta gördük, Suriye’ de gördük. Onların bu dizayn uğraşında Türkiye Cumhuriyeti planın en kıymetli parçası” dedi. Bu planda öncelikle merkezi hükümeti zayıflatan yeni güç odakları oluşturduklarını, merkezi hükümetlere ambargo uygulayarak oluşturdukları güç odaklarını desteklediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, “Bu yapı, ülkede birlikte yaşama isteğini yok ediyor, modül parça bir yapı oluşturuyor. Yeni konseptleri bu. Bu dizayn yapılırken 7 Şubat MİT Krizi, 17- 25 Aralık operasyonlarını yaşadık. Devleti güç duruma düşürmek için karanlık operasyonların sonuçsuz kalması sonucunda 15 Temmuz’a uzanan süreç ortaya çıktı. 15 Temmuz son kurtuluş operasyonlarıydı” dedi.
Üniversiteler, Örgütün Fabrikasını Oluşturuyor
FETÖ’nün TSK ve emniyet teşkilatındaki örgütlenmesini değerli düzeylere çıkardığı seksenli ve doksanlı yıllara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, örgütün sivil ve eğitim yapılanmasının akabinde ünite yapılanmasına geçtiğini belirtti. “Sivil yapılanma örgütün para işini yürüten bir yapı. Üniversiteler, askeri okullar, örgütün fabrikasını oluşturan eğitim yapılanmasıdır. Ünite yapılanması ise örgütün mahrem yapısı dediğimiz yargı, mit, emniyet, askeriyedeki yapılanmasıdır. Örgütte en yüksek mertebe ise kıta ve ülke imamlarının olduğu İstişare Heyeti olarak biliniyor. Tabi bu yapının başında ezotorik, kâinat imamı olarak nitelendirdikleri peygamberle konuşan bir elebaşı var. 28 Şubat operasyonu FETÖCÜ okulların önüne açan bir operasyondu. 2015 sonbaharında Sızıntı’da ve Vakit gazetesinde yayınlanan subliminal bildirilerle Pensilvanya’da darbenin yapısı oluşturulmaya başlanıyor” diye konuştu.
Lider Millet Ahengi Çok Kıymetli Bir Parametredir
Darbe teşebbüsünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanmasında Zekai Paşa’dan aldığı buyruk doğrultusunda darbeci General Semih Terzi’yi tereddüt etmeden öldürerek şehadete yürüyen Ömer Halisdemir’in darbenin başarısız olmasındaki ehemmiyetini hatırlatarak 15 Temmuz’da yaşananları aktaran Akış, “Lider, millet ahengi çok değerli bir parametredir. Kaçma imkânı olan ve canıyla ailesinin hayatıyla imtihan edilmiş bahadır bir önder olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan açıklamasında vefatına ölümüne diyor. Her siyasi görüşten her kısımdan oluşan milletimiz kınından çıkmış kılıç üzere sokağa çıkmasaydı zillet bir devir yaşayacaktık. Bu vesileyle gazilerimize uzun ömürler diliyorum. Tüm şehitlerimize rahmetler diliyorum. Bu türlü manalı gün vesilesiyle sizlerle bir ortaya getirdiği için Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve İKÇÜ ailesine teşekkürlerimi iletiyorum” formunda konuştu.
Hain Kalkışma, Haçlı Anlayışının Son Denemesidir
Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bir destanın başlangıcını oluşturan kalkışmanın yıl dönümünde hain darbe teşebbüsünün hafızalarda taze tutulmasının gelecek jenerasyonların selameti açısından bir mecburilik olduğunu vurguladı. Dışardan denetim edilen hainlerin, son yıllarda tüm bağımlılıkları kıran, daha müreffeh bir toplum ve daha gelişmiş bir demokrasi için süratle yol alan Türkiye’yi bu yoldan döndürmek isteyenlerin içerdeki maşalarının Türkiye artık eski Türkiye olmadığı gerçeğiyle yüzleştiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, “O gece boğaz köprüsünü trafiğe kapattıklarında bu cüretin kaynağını hepiniz sorgulamışsınızdır. Hangi çılgındı ki bu milletin köprüsüne, geleceğine ve nihayet bekasına zincir vuruyordu? Aslında bu çağ için ütopik üzere görünse de bu vatanda her vakit sergilenen ve darbelerle maksadından her seferinde saptırılan Türkiye’nin önü yine kesilmeye çalışıyordu. Cumhur, Reisinin tek talimatı ile sokaklara döküldü ve tüm dünyaya ve onların uşakları alçaklara ‘Mevzu Vatan ise gerisi teferruattır’ gerçeğini tankların önünde göğsünü siper ederek tekrar ispat etti. Karanlık güçler, kirli eller, barışın kelamda taşıyıcıları ve İslâm düşmanları Ortadoğu’da tekraren sergiledikleri oyundan bu sefer mağlup ayrılıyorlardı. Uzun mühlet planladıkları, besledikleri ve devletin en derin noktalarına yerleşme misyonu verdikleri satılmışlar; kendi kardeşine, anne ve babasına silah doğrultacak kadar alçalmışlardı. Halkın genç yaşlı demeden yurdun her köşesinde gösterdiği direniş, Nene Hatun’un, Kara Fatma’nın, Şerife Bacı’nın kahramanlıklarının yine sergilenmesiydi. Cetlerinin, Malazgirt’te, Miryekefalon’da, Kosova’da, Çanakkale’de yaptıklarının aynısının ortadan geçen yüzyıllarda farklılaşmadığını tüm dünyaya bu defa naklen izlettiriyorlardı. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde sergilenen kahramanlık; bir Milletin kendine gelmesine, ‘Bir’ olmasına ‘beraber olmasına’ vesile oldu. İktidarı – muhalefeti, sağcısı – solcusu, laik olanı – muhafazakârı, Kürdü – Türkü bu vatan için en değerli varlıklarını vermekten bir an bile tereddüt etmeyeceklerini gösterdiler. Sonuç olarak bir millete yaşama hakkı tanımamayı amaçlayan Haçlı anlayışının en son saldırısı da cetlerinin kanını taşıyan bir jenerasyon tarafından bertaraf edildi” diye konuştu.
Kurguladıkları Planların Biri PKK, Oburu de Fetullahçılıktır
Hukuk ve Değişim Derneği Kurucu Lideri Av. Samir Altunkaynak tarih okumalarının sosyoloji ve hukukun mihenk taşı olaylar üzerinden yapıldığını kaydettiği konuşmasında, toplumun tüm farklı kesitlerinde yaşanan deneyimlerin unutulmayarak bu türlü olayların oluşmaması şuurunun oluşması gerektiğini söyledi. Geçmişte yapılan darbelerden günümüz 15 Temmuz’una gelinen süreçte yaşanan acı deneyimlerin bütün olarak değerlendirilmesini gerektiğini belirten Av. Altunkaynak, ”2007 Cumhurbaşkanlığı Seçimi krizi, 2008 parti kapatma davası, 2010 Referandumu üzere kırılmalar bizi bu sonuca götürmektedir. Seyahat hareketleri, 6 – 7 Ekim’de Güneydoğu’da yaşanan olaylar, 17-25 Aralık, 7 Şubat MİT krizi üzere olaylardan 15 Temmuz’a uzanan süreçte yaşananların tümünde halkın iradesine kastı görüyoruz. Öteki taraftan Türkiye üzerinde kurgulanan iki büyük proje var. Bu göz yumulan yapılardan birisi PKK’dır oburu de Fetullahçılıktır. Beka Vadisi’nin ve Pensilvanya’dan bir farkı yok. Büyük devletler içerde değil dışarda plan yapar. Batılıların akıllı kaos dedikleri bir teorileri var. Kendileri yönetebildiği surece kaosun olmasını istiyorlar ve onun devamını sağlıyorlar. Bunu Afganistan’da görmekteyiz. Irak ve Somali’de, Mısır’da bunu görmekteyiz” dedi.
Yasamanın Temel Şekillendiriciliği Korunmalı
15 Temmuz kalkışmasının Türkiye Cumhuriyeti’nde istedikleri yapıyı oluşturamayanların halkın iradesini ortadan kaldırmaya yönelik yaptığı Batı dayanaklı bir ön darbe hareketi olduğunu aktaran Altunkaynak, kamu sistemi olan bir hukuk devletine sahip olmanın kıymetine dikkat çekerek; ”Yasamayı önceleyen bir anlayışı hakim kılmak lazım. Temel vazifemiz objektif kuralları olan, şeffaf, liyakatlı bir hukuk sistemini içselleştirmek” dedi. Altunkaynak, “Yasamanın temel şekillendiriciliği korunmalı, yargı bağımsızlığı ve erklerin vazife alanlarının kat’i tarifi ve sonu bir an evvel belirlenmelidir” diye konuştu.
Geri Plan ve Sahnedeki Örgüt Tipi
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan, Eski FETÖ üyelerinin beyanlarının yer aldığı araştırmasından örnekler verdiği konuşmasında, FETÖ’nün memleketler arası platformlarda terör örgütü olarak anlaşılmamasının altında yatan noktalara değindi. Dr. Öğr. Üyesi Abayhan, “İlgili terör örgütünün iki farklı örgüt tipine sahip olduğu söylenebilir. Bunlardan bir tanesi ‘geri plan (stay behind) örgüt tipi’ olarak kavramsallaştırabileceğimiz temel hareket ve planlarının küme mensupları dışındakilerin farkında olmadığı, kendini gizleyen, muhakkak etmeyen örgüt tipidir. Örgütün içinde barındırdığı öteki örgüt tipi ise, geniş taban dayanağına sahip olan, hayli görünür yapıdaki ‘sahnedeki örgüt tipi’dir. Bilhassa bayan ve gençlerden seçilen kümeler, örgütün üyelerinin toplumsal medya hesapları, gençleri etkilemede hayli faal olan tanınan kültür ikonlarının örgütün bu boyutunda yer aldığı söylenebilir” dedi.
Manipülasyona Ergenlik Periyodundan Başlıyorlar
FETÖ’nün bireyler üzerindeki tesirlerinin bilhassa çocukluktan ergenliğe geçiş periyodunda daha fazla görüldüğünü aktaran Dr. Öğretim Üyesi Abayhan, “Gençlerin ailelerden koparılması sekizinci sınıfta başlar. Ergenlere ait alınan kararların ailelerinden evvel birincil olarak ablaya ve ağabeye sorulması, tıpkı meskende yaşamakta olan bireylere, bilhassa ‘abi’ ve ‘abla’ların sağladıkları duygusal dayanak kelam konusu. Kümeden ayrılmaya çalışan gençlerin hem ‘şefkat tokadı’ denen öğreti ile hem tüm toplumsal dayanağının kaybı ile hem de ailelerini karşılarına almaları ile baş etmeleri gerekmektedir” formunda konuştu.
Örgütün yapılanması çözüldükçe kümeye yeni üye iştirakinin azalacağını mevcutlarının da atıl bir konumda kalacağını söz eden Abayhan, bu sürecin gerçekleşmesinde; FETÖ’yü, telaffuzlarını, ritüellerini ve zihin dünyasını farklı disiplinlerde ve disiplinler ortası biçimde geniş kapsamlı çalışılmasının kıymetine vurgu yaptı.
Katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının akabinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Mustafa Akış ile Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’den oluşan protokol üyeleri Sanat ve Tasarım Fakültesince hazırlanan ‘15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü Fotoğraf Sergisi’nin açılışını yaptı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın